5 Nisan 2014 Cumartesi

ÖĞRENCİ BAŞARISIZLIKLARININ NEDENLERİ VE MASLOW’UN İHTİYAÇLAR HİYERARŞİSİ KURAMI


“ÖĞRENCİ BAŞARISIZLIKLARININ NEDENLERİ VE MASLOW’UN İHTİYAÇLAR HİYERARŞİSİ KURAMI”


HAZIRLAYAN: Nevzat ÖYLEK (Yerel Yönetimler / Yüksek Lisans)




İnsanların özel veya iş yaşamında verimliliğini etkileyen birçok etken vardır. Aile hayatında mutlu olmak aynı zamanda etrafındakilerin de mutluluğunu sağlayacak, iş yaşamında ise verimlilik daha fazla kazanç anlamına gelmektedir. Ancak insanın verimli olmasını sağlayan en önemli etken, onları istekli hale getirmektir.
Çalışanların ihtiyaçlarının bilinmesi ve insanı iş görmeye özendirici araçların bulunması davranış bilimcilerinin ve özellikle psikologların çalışmaları sayesinde olmuştur. Güdüleme (motivasyon) adını verdiğimiz bu teknik, tamamen bireysel davranışın nedenlerini araştırma, bireysel ihtiyaçların temeline inme ve bu sayede amaca uygun arzulanan davranışı gerçekleştirecek özendirme araçlarını belirleme ile ilgilidir.
İnsan ihtiyaçlarını ilk defa bilimsel bir biçimde ele alıp inceleyen güdüleme (motivasyon) konusundaki gelişmelere ışık tutan düşünürlerden biri de Amerikalı Abraham Maslow'dur.
Bu ödev kapsamında okul ortamında öğrencilerin başarısını, mutluluğunu ve motivasyonunu etkileyen unsurlar Maslow’un ihtiyaçlar hiyerarşisine göre ele alınacaktır.
Maslow’a göre insanların biyolojik, sosyal ve psikolojik birer varlık olarak bir takım ihtiyaçlara sahip bulunduklarını ve davranışlarında da bu gereksinmelerini tatmin etme arzusunun yer aldığını saptamıştır.
            İnsanın hayatının doğumdan, bebeklik, çocukluk, gençlik ve yetişkinlik dönemlerinin her biri için ihtiyaçlar hiyerarşisinde belirtilen önceliklerin etkisinde bir yaşam sürdüğü gerçeği doğruluğu kanıtlanmış bir pedagojik kabuldür.
Maslow’un kuramına göre insanların Fizyolojik, güvenlik, sevgi ve ait olma, takdir ve saygı ve kendini gerçekleştirme gibi gereksinimleri vardır ve bu gereksinimlerin öncelik sıralaması ile bir hiyerarşi oluşturduğundan söz edilebilir.

Şimdi, Maslow’un kuramında sıraladığı gereksinimleri öğrencileri için ele alacağız.

Fizyolojik İhtiyaçlar
Bir öğrencinin öğrenim hayatında başarısının ön koşulu fizyolojik ihtiyaçlarının giderilmesidir. Örneğin beslenme sorunu yaşayan bir öğrencinin bu ihtiyacı giderilmediği sürece piramidin üst basamaklarındaki ihtiyaçları hissetmeyecektir. Bu da öğrencinin başarısına ve davranışlarına yansıyacaktır. Eğitim yöneticilerinin bu gerçeğin farkında olmaları, maddi yetersizlik nedeniyle fizyolojik ihtiyaçlarını gideremeyen öğrencilere gerekli kurumlar tarafından destek olunmasının sağlanmaları gerekir. Bazı öğrencilerin de maddi yetersizlik nedeniyle değil, bilinçsizlik nedeniyle fizyolojik ihtiyaçlarını karşılamadıkları ve bunun başarıya etkileri konusunda yeterli bilgiye sahip olmadıkları görülmektedir.  Öğrencinin fizyolojik ihtiyaçları açlık, susuzluk, uykusuzluk gibi biyolojik ihtiyaçlarla sınırlı değildir. Bir insanın gereksinimleri arasında ısınma, havalandırma gibi eğitim kurumlarının fiziki koşullarının uygunluğu fizyolojik ihtiyaçların giderilmesine yönelik çalışmalar olarak sayılabilir.
Bu duyarlılığın sınıf içinde öğretmenler tarafından da gösterilmesi gerekir. Örneğin tuvalete gitme ihtiyacı olan bir öğrencinin bu ihtiyacını gidermediği sürece sınıf içinde herhangi bir etkinlikte bulunması beklenemez.
Öğleyse bir öğrencinin mutluluğu ve başarısının ön koşulu onun fizyolojik ihtiyaçlarını gidermektir. Öğretmen ve eğitim yöneticilerin okullardaki eğitim öğretim faaliyetlerinden daha fazla üzerinde durmaları gereken husus öğrencilerin fizyolojik ihtiyaçlarını gidermelerini sağlamak olmalıdır.

Güvenlik
Fizyolojik ihtiyaçları giderilmiş bir öğrenci okul içinde ve dışında güvenliğini tehdit eden etkenlere karşı rahatsızlık duymaya başlar. Eğer çocuk fizyolojik gereksinimleri olan biriyse güvenliği ile ilgili risklerin farkında olması beklenemez.
Çocuğun risk altında olduğu durumlar olarak sayılabilecek olumsuz arkadaş çevresi, cinsel istismar, bağımlılık yapan madde kullanımı gibi tehlikelere karşı alınacak tedbirlerin etkili olabilmesi için yani güvenlik gereksiniminden söz edebilmek için ön koşul hiyerarşinin alt basamağındaki fizyolojik ihtiyaçların giderilmesidir.
Öğrencinin güvenliğini tehdit eden riskler arasında zorla çalıştırma, cinsel istismar, bağımlılık yapan madde kullanımı gibi hususlar gelmektedir.
Bu bağlamda öğrencinin yaşadığı evin koşulları, okul, aile ve akranlarından şiddet görüp görmediğine gibi hususlar ilişkin tespitler yapılmalıdır. Güvenli okul ortamı oluşturmanın ön koşulu güvenliği tehdit eden unsurların tespitidir. Bu kapsamda yapılacak çalışmaların başında bireyi tanımaya yöntemleri veya anketler uygulamaktır.

Sevgi ve Ait Olma
İnsan sosyal bir varlıktır ve bir topluluk içinde yaşama arzusuna sahiptir. İnsan aile, okul ve iş yaşamında birçok insanla bir arada bulunur. Beraber olduğu insanları sevmek ve ait dâhil olduğu guruba ait “biz duygusuna” sahip olmak ister. Bu nedenle insan bir guruba ait olmak ve sevilmek ister.
Öğrenciler de temel fizyolojik gereksinimleri karşılanmış ve risk altında olmasına sebep olabilecek unsurlar giderilmiş olmasının ardından bazı psikolojik ihtiyaçları hissetmeye başlarlar. Öğrencilerin bilişsel ve duyuşsal alanda becerilerini geliştirmelerinin önemli rolü olan etkenlerden bir tanesi de bir arkadaş çevresine sahip olmaları, kendilerini o arkadaş çevresine veya okula ait olma hissine sahip olması ve onlarla arasında duygusal bir bağın varlığıdır.
Öğrencilerin mutluluğu ve başarısı, ait olduğu sosyal çevre ile olan duygusal bağıyla direk ilgilidir. Sevilmediğini hisseden bir öğrencinin arkadaş çevresine ve okuluna karşı olumsuz duygular içinde olacağı muhakkaktır. Bu durumun doğal bir sonucu olarak arkadaş çevresi, sınıfı ve okuluna karşı bir aidiyet duygusu geliştiremeyecek, biz duygusundan yoksun bir ortamda yaşamını devam ettirecektir. Özellikle ilk çocukluk evresinde mantıklı düşünmekten uzak, ben merkezli düşünen çocukların sevgi ve ait olma duygusuna ilişkin gereksinimlerinin giderilmemesinin, onların öğrenim hayatı boyunca başarısız olmalarına neden olabilecek bir risk olarak değerlendirilebilir.

Takdir ve Saygı
İnsan, başarısından dolayı takdir edilmek ister. Başkaları tarafından takdir edilen kişiler, kendilerine karşı da saygı duyarlar. Bu durum da yeni sorunluluklar almayı beraberinde getirir.
Öğrencilerin olumlu pekiştireç kullanılarak motive edilmeleri onların kendilerine güvenmelerini sağlayacak, yeni başarılara imza atmalarının önünü açacaktır. Her yeni başarı sonucu takdir edilen öğrencinin bulunduğu sosyal çevrede saygısı artacak ve kendisini saygın hissedecektir.
Eğer bir çocuk, sürekli eleştirilmişse, kınama ve ayıplamayı öğrenir.
Eğer bir çocuk, kin ortamında büyümüşse, kavga etmeyi öğrenir.
Eğer bir çocuk, alay edilip aşağılanmışsa, sıkılıp utanmayı öğrenir.
Eğer bir çocuk, sürekli utanç duygusuyla eğitilmişse, kendini suçlamayı öğrenir.
Eğer bir çocuk, hoşgörü ile yetiştirilmişse, sabırlı olmayı öğrenir.
Eğer bir çocuk, desteklenip yüreklendirilmişse, kendine güven duymayı öğrenir.
Eğer bir çocuk, övülmüş ve beğenilmişse, takdir etmeyi öğrenir.

Eğer bir çocuk, hakkına saygı gösterilerek büyütülmüşse, adil olmayı öğrenir.
Eğer bir çocuk, güven ortamı içinde yetiştirilmişse, inançlı olmayı öğrenir.
Eğer bir çocuk, kabul ve onay görmüşse, kendini sevmeyi öğrenir.
Eğer bir çocuk, aile içinde dostluk ve arkadaşlık görmüşse, mutlu olmayı öğrenir.

Kendini Gerçekleştirme
(Yaratıcılık)
Her insanın yaşam döngüsü onun kendini gerçekleştirme yolunda attığı adımlardan oluşur. Kendini gerçekleştirme yolunda ilk adım insanın kendini tanımasıdır. Bunun için yeterliliklerini, karakter özelliklerini, güçlü ve zayıf yanlarını bilmesi gereklidir. Özellikle ilköğretim öğrencilerinin bunu yaparken büyük ölçüde ailelerinin ve öğretmenlerinin desteğine ihtiyaçları vardır.
Bir öğrencinin gerçekleri kabul etmesi, kendisini olduğu gibi kabul etmesi, yaşamın tadına vararak yaşaması, çevresindekilere değer vermesi, dürüst olması, yeni şeyler denemesi kendini gerçekleştirmesi olarak değerlendirilebilir.
Öğrencinin kendini gerçekleştirmesi için, yoğun ve disiplinli bir çalışma, çevresinin farkında olma, olaylar karşısında sorumluluk alabilme ve yaşanılan hoşa gitmeyen durumlardaki kendi katkısını görerek bunları düzeltme yoluna gitmesi gerekir.
Hiyerarşinin son basamağı olan kendini gerçekleştirme, mutlu ve başarılı birey olmakla eşdeğer bir anlam taşımaktadır.
Çocuklarının başarısını ve mutluluğunu isteyen anne-babalar ve öğretmenlerin, öncelikle onların temel ihtiyaçlarını karşılamaktan başlayarak güvenli bir ortam oluşturmaları, sevgilerini esirgemeden başarılarını takdir etmeleri halinde bunun doğal bir sonucu olarak kendini gerçekleştirmiş, yaratıcı bireyler yetişmiş olacaktır.

1 yorum:

  1. Merhabalar,

    Günümüzde her ne kadar sade ve minimalist yaşama geçiş yapan insanlarda bir artış olduğu gözlense de maalesef birçok insan tüketmeye ve tüketerek mutlu olmaya devam ediyor. Yapılan alışverişler insanları anlık ya da birkaç günlük mutlu etse de bu durum kısa sürüyor ve insanlar yeniden alışveriş yapmak istiyor. Oysa gerçek mutluluk insanın içinde saklıdır. Bir insan gerçek mutluluğa ancak üreterek, elindekinin kıymetini bilerek ve azla mutlu olmaya çabalayarak ulaşabilir. Sürekli tüketmek kimseyi mutlu etmez. Tüketim odaklı bir yaşam insanların bir zaman sonra nefes alamamasına, fazlalıklarla dolu bir yaşam sürmesine neden olur. İzniniz olursa ben de hayatımızdaki fazlalıklar üzerine yazdığım blog yazımı sizinle paylaşmak isterim: https://www.tarz2.com/fazlaliklar-sizi-tuketmesin

    Keyifli okumalar dilerim, sağlıcakla kalın.
    www.ebrubektasoglu.com

    YanıtlaSil