ÇANKAYA
ÜNİVERSİTESİ
SOSYAL
BİLİMLER ENSTİTÜSÜ
İNSAN KAYNAKLARI YÜKSEK LİSANS PROGRAMI
İNSAN KAYNAKLARI YÜKSEK LİSANS PROGRAMI
‘İŞYERİNDE/ÖRGÜTDE
DUYGUSAL ZEKÂ’’
Hazırlayan
Nevzat
ÖYLEK
ÖZET
Çağımızda
insanların
iş
ve özel hayatlarında,
beşeri
münasebetlerinde, duygusal zekâ(EQ) düzeyleri ve bunu etkin
bir şekilde
kullanabilmelerinin önemi sıklıkla
vurgulanmaktadır.
Duygusal zekâsı yüksek kişiler,
kendilerini tanıyan,
meziyetlerinin, zaaflarının,
güçlü ve zayıf
yönlerinin farkında
olan, duygularını
kontrol etmeyi başarabilen
ve etkili ilişkiler
kurabilen kişilerdir.
Duygusal zekâsı
yüksek olan Bireyler çalışma yaşamında duygusal zekâsı
düşük
olanlara göre daha başarılıdırlar.
Günümüzde gerek kamu kurumlarında, gerekse özel sektörede
çalışanlarının
yalnızca
IQ (Intelligence Quotient-zekâ katsayısı)
düzeylerinin yüksek olması
yeterli görülmemekte, başarının
sağlanmasında
çalışanların
belirli bir düzeyde duygusal zekâya da sahip olmaları
gerekmektedir. Özel sektörde, müşterilerin, kamu
kurumlarında
ise hizmet alanların
beklentileri, tercihleri, zevkleri, istekleri sürekli değişmekte ve onların
beklentilerini karşılayabilecek
beceriye sahip yani duygusal zekâsı yüksek çalışanlara ihtiyaç duyulmaktadır.
Bu çalışmada da EQ ve önemi
ile yüksek EG’lu çalışanların
işyerlerinde
örgütsel başarıya
etkisi üzerinde durulmuştur.
Anahtar Kelimeler:
Duygusal Zekâ, İşyerinde
Duygusal Zekâ, Çalışma Hayatında Duygusal Zekâ.
İÇİNDEKİLER
ÖZET…………………………………………………………………………ı
GİRİŞ…………………………………………………………………….….II
İÇİNDEKİLER………………………………………………..……………III
İÇİNDEKİLER
DUYGUSAL
ZEKÂNIN TANIMI VE KAPSAMI
İnsan ilişkilerinde
de, bir kişinin karşısındakini anlayabilmesi ve iyi ilişkiler
kurabilmesi için öncelikle kendisini tanıması; duygularını ve düşüncelerini kontrol
edebilmesi gerekmektedir. Yani duygusal zekâ, bireylerin çevrelerindeki kişiler
ile iletişim kurabilmeleri ve onların duygularını anlayabilmeleri için
öncelikle kendi duygularının farkında olmaları gerekliliğini ortaya
koymaktadır.
Duygusal zekâ kavramı, 1995 yılında psikolog
Daniel Goleman tarafından yayınlanan “Duygusal Zekâ” adlı kitap ile popüler bir
kavram haline gelmiştir.[1]
Goleman’a göre duygusal
zekâ, azim, sebat, kendi kendini harekete geçirebilmeyi kapsayan, diğerlerinin
ne hissettiğini anlayabilme ve dürtülere hâkim olabilmeyi
sağlayan temel yaşam becerisidir.
Duygusal zekânın temeli
Thorndike’in 1920 yılında tanımlamış olduğu sosyal zekâ kavramına dayanır. Sosyal zekâyı
bireyleri anlama ve yönetme yeteneği olarak ifade eden Thorndike bu
tanımlamayla, Duygusal Zekaya oldukça yakın bir kavramsal zemin oluşturmuştur.
Duygusal zekâ kavramı
ise ilk kez Peter Salovey ve John Mayer(1990) adlı iki psikolog tarafından
bireylerin duygularıyla başa çıkma becerisi olarak tanımlanmıştır.
Peter Salovey ve John Mayer’a göre duygusal zekâ: “Bireyin kendisinin ve diğerlerinin
hislerini ve duygularını izleme, bunlar arasında ayrım yapma, bu bilgiyi düşünce
ve eylemlerinde kullanma becerisini içeren, sosyal zekânın bir alt kümesidir”[2]
Martinez ise duygusal
zekâ’yı, “bireyin kavranamayan becerilerini, yeteneklerini, çevresel istekler
ve baskılara karşı başa çıkma özelliklerini düzenlemesi” şeklinde
tanımlamıştır.[3]
Duygusal zekâ kavramına
kapsamlı bir bakış açısı ile yaklaşan bir başka
bilim adamı da Davies’tir. Davies, duygusal zekânın dört boyutlu bir tanımını geliştirmiştir.
Bunlar; duyguların anlaşılmasını ve ifade edilmesini, başkalarının
duygularının anlaşılmasını ve fark edilmesini, bireyin kendi
duygularını düzenlemesini ve bireyin duygularını performansını geliştirmek
için kullanmasını içermektedir.
Duygusal zekâ;
duyguları zamanında üretebilme, yaşatabilme, denetim altında tutabilme ve başka
bireylerle sağlıklı duygusal iletişim
kurabilme yeteneğidir.
Duygusal zekâ, başkasının
hislerini anlama, kendi güdülerini ve başkalarının
güdülerini tanıma, duyguları kontrol edebilme, değişen
hayat şartlarına bağlı
olarak kişilerin davranış ve
duygularına yerinde ve uygun karşılıklar verebilmeyi gerektirmektedir.
Duygusal zekâ kavramı,
bireyin yaşamdaki başarısını
büyük ölçüde belirleyen bir beceriler bütünü olarak ele alınmaktadır. “Başarı”
sözü ile kastedilen ise, yalnızca statü, kariyer veya zenginlik değildir.
Bireyin kendisini iyi hissetmesi, başkalarıyla ilişkileri,
hayattan keyif alıp almadığı, hayatın niteliğinden
memnun olup olmadığı, mutluluğu, hayatta başarıyı
belirleyen faktörler olarak ön plana çıkmaktadır.[4]
İş yaşamında uzun yıllar,
bireyin işlevselliğinin ve başarısının
IQ ile doğru orantılı olduğu zannedilmekteydi.
Ancak son yıllarda artık
duygusal zekâ, yani EQ’nun da başarıda önemli rolü olduğu düşünülmeye
başlanmıştır. IQ daha çok bireyin zekâ fonksiyonlarını
değerlendirmekte, buna karşılık
EQ bireyin duygusal sentez, tespit ve fonksiyonlarını ortaya koymaktadır.[5]
IQ ve EQ birbirlerine karşıt kavram
olmamakla beraber, birbirinden farklı
yetilerdir. Bireylerin duygusal zekâ düzeyleri genetik olarak tayin edilmediği
gibi, gelişimi de ilk çocukluk dönemlerinden sonra da
gerçekleşebilmektedir. Duygusal zekânın öğrenilme
olasılığının fazla olmasına karşın IQ
genetik olarak sabittir, fazladır.[6]
DUYGUSAL
ZEKÂ İLE İLGİLİ TEMEL YETENEKLER
Goleman’a göre duygusal
zekâ kapsamına giren temel yetenekler kendini tanıma, duyguları yönetebilme, motivasyon,
başkalarının
duygularını anlayabilme ve sosyal becerilerdir.[7]
Kendini
Tanıma (Özbilinç)
Özbilinç kısaca bireyin
ruh halinin ve o ruh hali hakkındaki düşüncelerini bilmesidir.[8]
Bireyin hayatı boyunca
başka insanlar ve
olaylara nasıl karşılık vermesi gerektiğini
anlayabilmesi için öncelikle kendi duygularının bilmesi gerekmekte ve bu
anlamda “Kendini Tanıma” duygusal zekâ yetenekleri içinde en önemlisi
olarak ortaya çıkmaktadır.[9]
Özbilinç bireyin kendi duygularını, güçlü ve
zayıf yönlerini bilmesi, ihtiyaçlarının
farkında olmasıni ifade etmektedir. Özbilinç sahibi bireyler, yetenekleri
konusunda kendine güvenen ve duygularının farkında olup, bunların diğerleri
üzerindeki etkisini bilirler. Kendi istek, değer
ve amaçlarının farkındadırlar.
Duyguları
Yönetebilme(Özdenetim)
Özdenetim, kişinin duygularını, isteklerini
ve sahip olduğu kaynakları yönetebilme yeteneğidir.
Yani özdenetim sahibi bir birey ne tutkularının kölesi olur, ne de duygularını
bastırır. Duyguları ölçülü ve uyumlu biçimde ortaya koyar.[10]
Özdenetimden kastedilen duyguları bastırmak değil,
dengedir. Özdenetim’in önemli bir boyutunu da “özdisiplin” oluşturmaktadır.
Özdenetim, rahatsız edici duygu ve dürtüleri denetim altında tutmak anlamına
gelirken; özdisiplin ise, bireyin kendisini kötü hissetmesine neden olan davranışlarını
denetlemesi ve hayattaki önceliklerini belirleyerek hedeflerine daha iyi
odaklanması anlamında kullanılmaktadır
Motivasyon
Motivasyonu, kişinin bir amacı gerçekleştirmek
üzere kendi isteği ile
davranması ve
çaba göstermesidir. Duygusal zekâ bağlamında ise, kişinin bir işi başlatması
ve bitirmesinden söz edilmektir.[11]
Bireyin motivasyonu, dışarıdan
yapılan bir etkiyle değil, başarma
isteğiyle kendi içinde yarattığı doğal
bir güdüdür.
Başkalarının Duygularını Anlayabilme(Empati)
Empati, başkasını anlayabilme yeteneğidir.
Empati becerisine sahip bireyler, başkalarının bakış açısı ve dile getirilemeyen hislerini
anlama konusunda başarılıdırlar.[12]
Sosyal
Beceriler
Sosyal beceri, kişinin karşılıklı
ilişkilerini etkili bir şekilde
yönetebilme becerisidir. Kendi duygu ve düşüncelerini bilen ve aynı zamanda başkalarının
duygularını da anlayabilen bireyler, insan ilişkilerinde
de başarılı ve etkili olacaklardır. Sosyal
becerileri sahibi kişiler,
çevrelerindeki kişilerle rahat iletişim kurabilmekte, onların
tepkilerini, duygularını tahmin
edebilmekte, kişileri yönlendirebilmektedirler.
[13]
ÖRGÜTTE
DUYGUSAL ZEKÂ
Kurumlar veya örgütler,
canlı
organizasyonlardır. Bu bağlamda bir işyerindeki çalışanların duygusal zekâ
düzeyleri, işyeri kültürünü etkilemekte ve kurumsal duygusal zekâ kavramının
tartışılmasına yol açmaktadır. Örgüt ve
kurumların, en değerli kıymeti niteliğindeki insan kaynaklarının verimi ve
mutluluğu ancak işletmenin sürdürülebilir yatırımları, karlı projeleri ve
rekabetçi piyasada rakiplerinden daha yüksek örgütsel performans ile mümkün
olabilir. Çalışanlarının duygularına, fikirlerine ve
emeklerine önem veren, insan kaynağı
bulma ve seçme etkinliğinde bu özellikleri göz ardı etmeyen, bu
amaçla eğitim ve sürekli değişimi
ön plana çıkartabilen kurumların
gelecekte başarılarını sürdürebileceği düşünülmektedir.[14]
Örgütte
Duygusal Zekâ Alanları
Beceren, bireylerin beş temel
duygusal zekâ yeteneği olduğu kabulünün kurumlar için de geçerli olduğunu söyler. Bu beş kurumsal
duygusal zekâ alanına aşağıda yer verilecektir.
Örgüt
Duygularını Tanımak
Bir örgütün duygularını tanımak, örgütün güçlü
ve zayıf yönleri belirlemek, örgütsel duyguların farkında olmak ve bu
farkındalığı örgüt kültürü içinde kullanmaktır. İnsanlar için olduğu
gibi kurumların da duygusal ve sosyal yaşamları bulunmaktadır.
Bir işyerinde başarının sağlanmasında
sosyal yaşamın iyi
idare edilmesi gerekmektedir. Kurum açısından
olumsuz ve yıkıcı duyguların, etkinlik ve verimliliği
artıran duygulara dönüştürülmesinde örgüt duygularını tanımak oldukça
önemlidir.[15]
Örgütün
Duyguları Yönetmek
Yüksek duygusal zekaya
sahip örgütler, örgütsel duyguları iyi yönetebilen örgütlerdir. Örgüt içinde negatif
duyguları, pozitife çevirebilmek, özellikle örgütsel değişim süreçlerinde
negatif tepkilerle mücadele edebilme gücü verecektir. Örgütsel duyguların olması gereken şekilde yönetildiği
bir ortamda; örgüt çalışanları
arasında güvene dayanan bir örgüt kültürü oluşturulabilecek, yetenekli çalışanlar
olacak, sorunlara odaklanılacak, değişim sürecine adaptasyon da kolay olacaktır. Örgüt başarısını
etkileyen negatif için harcanan zaman ve çaba azaldığından etkinlik
ve verimlilik artacaktır.[16]
Örgüt
Motivasyonu
Örgütlerde çalışanların
kişisel
motivasyonlarının yanında örgütsel motivasyonun da sağlanması,
örgütsel gelişim ve başarıyı etkileyen faktörlerdendir.
Örgüt içinde tüm çalışanların örgütün amacını gerçekleştirmesine yönelik çabaları, bu yönde görev ve
sorumluluk alma istekleri örgütsel kültür yaratma ve kurumsal motivasyonu sağlamada başat etkenlerdendir. Üst
düzeyde motive olmuş örgüt çalışanlarına sağlanan örgütsel motivasyon ile örgütün bütün departmanlarında gelişim sağlanabilir. Bu gelişim somut olarak
kurumdan ayrılan çalışan sayısının azalması, çalışanların örgütün amaçlarını gerçekleştirmede
belirli bir yöne doğru harekete geçmesi şeklinde fayda sağlayacaktır. Örgütsel
motivasyon, çalışanların
kuruma bağlılıklarını
da arttırır. Örgüte bağlılık duyan çalışanlar,
ö örgütün amaçlarına güçlü
bir biçimde inanır ve
talimatlara istekle uyarlar. Ayrıca örgüt hedeflerinin gerçekleşmesi için beklenenin üzerine
çaba göstereceklerdir.
Örgütün
Sosyal Farkındalığı
Örgütsel sosyal
farkındalığa sahip olan yani empati yapabilen örgütler, olaylara
çalışanlarının, müşterilerinin,
hissedarlarının hizmet alıcılarının
gözüyle bakabilen ve anlamaya çalışan örgütlerdir. Klasik anlayışa
sahip olan örgütler için empati yapılması anlamsız gibi görünse de, empati örgütler için çalışanların
duygularının anlaşılması, iş tatminin artırılması, çalışanların
potansiyellerin açığa çıkarılıp geliştirilmesinde
oldukça önemlidir ve duygusal zekânın iyi kullanıldığının
bir göstergesidir. Empatisi yüksek çalışanların, müşterilerin
beklentilerini anlama ve memnuniyetini artırmalarını sağladığı söylenebilir.[17]
Örgütsel
Sosyal Yetiler
Duygusal zekâsı yüksek
bireylerin sosyal ilişkilerde nasıl başarılı ise, örgütsel duygusal zekâsı yüksek örgütler de
hedef kitlesiyle ilişkilerinde başarılı olacaktır. Duygusal zekâsı yüksek örgütler,
ilişkide bulunduğu kişi veya kurumların duygularına
duyarlı davranarak, etkin iletişim kurar ve böylece ilişkinin sürekliliği sağlanmış olur.
Yüksek
Duygusal Zekâya Sahip örgütlerin özellikleri
Yüksek duygusal zekâya sahip örgütlerin şu özelliklere sahip olduğu
söylenebilir.
- Örgütün
önceliği insandır.
- Örgütsel
değişim süreçleri
insan odaklıdır.
- Çalışanların düşünsel ve duygusal
boyutlarına hitap edilir.
- Zorla
yapılmaya çalışılan değişime karşı,
çalışanların direneceği biliniri.
- Karar
verme sürecine katılmış bireylerin değişim
sürecini kolaylaştıracakları bilinir.
- Başarıya
katkı sağlayacak çalışanların örgüte
nasıl çekileceği ve elde tutulacağı
bilinir.
- Çalışanların
eğitimine ayrılan kaynak bir
maliyet olarak değil, geleceğe
yatırım olarak görülür.
Örgütsel
Duygusal Zekânın Önemi
Bir örgütte duygusal zekâ
boyutunda çalışmanın
varlığından bahsedebilmek için çalışanların, fikirlerini
rahatlıkla söyleyebiliyor;
birbirlerini eleştirdikleri zaman bunun kontrolsüz bir
çatışmaya dönüşmüyor; işbirliği ve dayanışma
duygusu içersinde destekleniyorsa olması
gerekir.
Çağdaş
yönetim yaklaşımlarında kişisel
üstünlükler ve başarılar
değil, takım üstünlükleri
ve başarıları daha önemli görülmektedir. Takımda beraber çalışabilmenin
ve başarılı olabilmenin yolu da, takım üyelerinin duygusal zekâya
sahip olmalarından geçer.
Bir
yöneticinin, eğitimli olduğu,
alanında yeterli iş deneyimi ve teknik bilgiye sahip olduğu
halde astlarıyla
etkin iletişim kuramaması ve onları motive edememesi; Örgütlerdeki
çatışmaların uzun
süreli ve çözümsüz bir gerilime dönüşmesi, bunun olumsuz etkilerinin kurum genelinde
hissedilmesi; Çalışanların hedef kitlelerinin beklentilerine
cevap verememesi kuruma yönelik şikâyetlerinin artması gibi sorunların temelinde, yöneticinin
ya da çalışanın bireysel farkındalığa sahip olmaması, kendilerine ve duygularına
hâkim olamamaları; olaylara
tek taraflı yaklaşmaları
ve beklentilere duyarlılık gösterememeleridir. Başka
bir ifadeyle, çalışanın ya da yöneticinin başarısızlığında
büyük oranda bireyin duygusal zekâsını etkin kullanamamasının rolü olduğu söylenebilmektedir.
İletişim
ve beraber iş yapma
becerisi yüksek yönetici ve çalışanlar, örgütsel rollerini gerçekleştirmede
daha başarılıdırlar. Bu başarının temelinde yönetici veya
çalışanların duygularına ilişkin değerleri öğrenmeleri ve kullanmaları ile olabilecek bir şeydir.
Günümüzde örgütler IQ’su
yüksek çalışanlardan
ziyade EQ’su yüksek çalışanları tercih etmektedirler. Çünkü örgütler, tüm
çabalarını müşteriyi anlamaya, onun beklentilerini karşılamaya
adamış, uyumlu liderlerle başarının yakalanabileceği gerçeği ile hareket etmektedirler.
EQ’su yüksek çalışanlar kişisel ve
sosyal becerilerini iş yaşamında uygulamada daha başarılı
olmaktadırlar.
Örgütte
Liderin EQ’sunun ve Örgüt Başarısına Etkisi
Bilişim çağında inovatif olmanın gereğini
yerine getirmeyen örgütlerin rekabet ve sürdürülebilirlik açısından yaşamlarını
devam ettirmeleri oldukça zor görünmektedir. Günümüz örgütlerinde iletişim ve
bilişim teknolojilerinde yaşanan gelişmelere bağlı olarak insan kaynağı
yönetimindeki en önemli unsurun, uzmanlık
bilgisine sahip bilgi işçileri
olduğu yadsınmaz bir
gerçektir. Çalışma hayatında yaşanan hızlı
gelişmeler, örgütlerin başarısını etkileyen etkenlerden birsinin de nitelikli
insan kaynağı ve bu kaynakların eğitimi olmasını sağlamıştır.[18]
Yukarıda sayılan
niteliklere sahip çalışanları bulunan örgüt ve işyerlerindeki yöneticilerin
lider özelliğe sahip
olmaları zorunludur. Günümüzde yönetim biliminin yoğunlaştığı alanlardan biri olarak
lider özelliğine sahip yöneticilerde olması gereken en önemli özellik duygusal
zekâdır. Liderlerin yüksek duygusal zekâya sahip olmalarının nedenleri;
günümüz çalışanlarının otokritik yönetim tarzı gibi tarihe
geçmiş liderlik modellerini kabul etmemeleri,
demokratik ve özgür bir liderlik anlayışının olduğu
bir çalışma ortamında faaliyette bulunmak istemeleri
ve dünün asker gibi emirlere itaat eden çalışanlarının
bugün artık daha fazla seçim yapma haklarının bulunmasıdır
Ayrıca, işgören sorumluluklarının giderek
daha zor ve karmaşık hale gelmesi, kurumun faaliyetlerinde ekip
çalışması ve çalışanların birbirleriyle bağları, işgörenlerin
kurum içinde fikirlerini rahatlıkla
ifade edebilmeleri, deneyimlerini paylaşabilecekleri
ve öğrenebilecekleri bir ortamını ihtiyaç haline getirmiştir.
Örgütlerde gelişmeyi
önleyen faktörlerden bir başkası
da duygular dünyasında çözülmemiş problemlerdir. Bu sorunların tespiti ve çözüme kavuşturulması sorumluluğu lidere
aittir. Lider, ekip çalışmalarının koordinasyonu, farklı bakış açılarını
değerlendirmek ve işlevsel olmayan çatışmalardan
kaçınmak gibi konularda yetenekli olan kişilerdir.
Kendisinin kişisel
özellikleri ve duyguları hakkında bilgi sahibi ve bunları kontrol eden liderler,
işgörenlerle
güçlü ilişkiler
kurabilirler. Duygusal zekâ düzeyi yüksek liderler, beşeri münasebetlerinde sorunların, güvensizliğin, ölçüsüz
duygusal tepkilerin sonucunda ortaya çıkan
sorunları çözmek için zaman ve emek harcamak zorunda kalmayacak, enerjisini başka faaliyetlere
yöneltebilecektir. Lider pozisyonunda yer alan birey, astlarından ve müşterilerinden
gelen duygusal talepleri fark edebildiği, değerlendirebildiği ve
onlara uygun tepkiler verebildiği ölçüde etkin olacaktır.[19]
Yapılan araştırmalar, başarılı
liderlerin yüksek düzeyde “duygusal zekâ”ya sahip olduklarını göstermiştir. Bu
durum teknik yeteneklerin başarılı olmak için gereksiz olduğu
anlamına gelmemekte, gerekli ancak yetersiz olduğu sonucunu ortaya koymaktadır. Goleman, duygusal zekâya sahip olmayan bir
liderin, ne kadar zeki ve bilgili olursa olsun, başarılı
olamayacağını,
liderin duygusal zekâ seviyesi ne kadar yüksekse, başarısının da o derece yüksek olacağını savunur. Duygusal
zekâsı yüksek liderler, kendilerinin ve çalışanlarının
duygularını yönetebilir, işgörenlerin üretken
olmaya yöneltir, iş tatminlerini
artırabilirler.
Araştırmalar, kamu
sektörü ve özel sektördeki başarılı
yöneticilerle ilgili araştırmalarda
yöneticilerin sahip oldukları duygusal beceriler ile çevreleriyle uyumlu ve
çevrelerini kontrol edebilen, yöneticilerin EQ puanlarının yüksek olduğunu
göstermiştir. Bir
liderdeki belli alanlardaki özgüven, motivasyon, inisiyatif, empati ve ekip çalışması
gibi duygusal zekâ yetkinlikleri kurumların çalışma
ortamı ve içgören performansını
güçlü ve olumlu bir şekilde
etkiler.
SONUÇ
Bireylerin, yaşamlarının her
anında olduğu gibi çalışma
hayatında da başarılı ve huzurlu olabilmeleri için, kendilerini
tanımaları, duygularının
farkında olmaları, geliştirilebilecek yönlerinin farkında olmaları,
duygu, düşünce ve davranışlarını
yönetebilmelerinin yanı
sıra çevrelerindekilerin,
duygu ve düşüncelerini anlamayı hatta tahmin etmeyi
gerekmektedir. Bu da ancak yüksek düzeyde bir duygusal zekâ ile yapılabilir. Kurumlar
da tıpkı bireyler
gibi, sahip olduğu yüksek duygusal zekâ ile yüksek performansa
kavuşabilir ve
başarılarını artırabilirler.
Yüzsek düzeyde duygusal
zekâya sahip kurumlarda işgörenler, hizmet
alanlar, tedarikçiler, ortakların
birbirleriyle ilişkileri daha etkin yürütülecek; beklentiler daha iyi
anlaşılabilecek ve karşılanabilecektir.
Bugün iş yaşamında, başarılı
olanlar, uzmanlık ve teknik
bilgileriyle üst seviyede olanlar değil;
mesai arkadaşları
ile iyi ilişkiler kurabilen, iletişim kurma yeteneğine sahip, takım çalışması
yapabilen, kendisine güveni tam duygusal zekâsı yüksek olan çalışanlardır. İş yaşamında başarılı işgören ve yöneticilerle
ilgili sosyal ve amprik araştırmalar ve rekabetçi piyasanın önde gelen
yöneticileri deneyimleri başarı için sadece yüksek IQ’ya sahip olmanın yeterli olmadığı,
duygusal zekânın IQ’dan daha önemli olduğunu
göstermiştir. Çünkü duygusal zekâsı yüksek
çalışanlar kendi
kendilerini motive ederek bireysel çalışma performanslarını
arttırabildikleri gibi bulundukları ortamda
pozitif bir atmosfer oluşturulmasına da katkı sağlarlar.
Yüksek IQ ve EQ’nun aynı
çalışanda bulunması ile oluşacak sinerji ise işgörenn performansı ve kurumsal
başarıya daha fazla katkı sağlayacaktır. Örgütsel başarısında
önemli rolü olan liderlerin duygusal zekâ düzeylerinin yüksek olması, işgörenin işyerine bağlılığı, motivasyon,
değişime uyum ve etkin iletişimde
önemli rol oynamaktadır. İşgörenlerin
ve çalıştıkları kurumların başarısı, bireysel duygusal zekâ düzeyleri ile
doğrudan ilgilidir. Bireysel duygusal zekâ düzeyi yüksek çalışanlar, kurumsal
duygusal zekânın da yüksek olmasını sağlayacaklarından kurumsal başarının elde edilmesinde
en temel bir faktörün “Duygusal Zekâ” olduğu
söylenebilir.
KAYNAKÇA
Acar f. “Duygusal Zekâ ve Liderlik”, Erciyes Üniversitesi Sosyal Bilimler
Enstitüsü Dergisi, Kayseri, 2002, s.61
Acar F. “Duygusal Zekâ ve Liderlik”, Sosyal Bilimler Enstitüsü Dergisi Sayı:
12 Yıl,
s. 54
Aslan R. Efe D. “Duygusal Zekâ ve Örgütsel Bağlılık Arasındaki İlişki: Sağlık Çalışanları Üzerinde Bir Araştırma”,
Aydın
E. Uluslararası
Alanya İşletme
Fakültesi Dergisi, Antalya, 2013, s.178
Aslan Ş. “Öğrenen Organizasyonlarda Duygusal
Zekâ Kavramı”, Konya, Selçuk İletişim Dergisi, 2004, s.114
Delice M. Günbeyi. M. “Duygusal Zekâ ve Liderlik İlişkisinin İncelenmesi”,
Atatürk Üniversitesi İktisadi
ve İdari
Bilimler Dergisi, Ankara, 2013, s.212
Delice M. Gündeyi M., “Duygusal Zekâ ve Liderlik İlişkisinin İncelenmesi” Atatürk Üniversitesi İktisadi
ve İdari
Bilimler Dergisi, Erzurum, 2013, s.210
Doğan S. Demiral
Ö., “Kurumların Başarısında Duygusal Zekanın Rolü ve Önemi” Yönetim ve Ekonomi Dergisi, Manisa,
2007, s.5
Doğan S. Şahin F., “Duygusal Zekâ: Tarihsel Gelişimi ve Örgütler İçin Önemine Kavramsal Bir
Bakış”
Ç.Ü. Sosyal Bilimler Enstitüsü Dergisi,
2007, s.23
Goleman D. “İşbaşında Duygusal Zekâ”, İstanbul, Varlık
Yayınları, s.334
Gürbüz S. YÜKSEL M., “Çalışma
Ortamında
Duygusal Zeka : İş
Performansı,
İş
Tatmini, Örgütsel Vatandaşlık Davranışı ve Bazı Demografik
Özelliklerle İlişkisi”, Doğuş Üniversitesi
Dergisi, 2008, s.177
İsmen E.
"Duygusal Zekâ ve Problem Çözme" M. Ü. Atatürk Eğitim
Fakültesi Dergisi, İstanbul,
s.124.
Murat G. Açıkgöz
B. “Değişim Çağının Vazgeçilmez Aktörleri: Dönüşümcü Liderler” Kamu-İş,
2008, Ankara, s.167
Özen Y. “Saldırganlık, Psikolojik Şiddet ve Duygusal Zekâ Arasındaki İlişki”,
Akademik Bakış
Dergisi, Kırgızistan, 2013,
s.8
Özgen Ö. “Başarı ve İlişkide Duygusal Zekanın Rolü Danışman”
Ankara, 2006, s.
Sevindik F. Uncu F., Güneş
D. Sivas Üniversitesi Sağlık Bilimleri Tıp Dergisi, “Sağlık Yüksekokulu Öğrencilerinin Duygusal Zeka
Düzeylerinin Bazı Değişkenler Açısından İncelenmesi” 2012, s.27
Somuncuoğlu
D. “Duygusal Zekâ Yeterliliklerinin
Kuramsal Çerçevesi Ve Eğitimdeki Rolü”, Kazım Karabekir Eğitim
Fakültesi Dergisi, Erzurum, 2005, s.272
Tekin S. Açıkgöz
A. “Duygusal Zeka Düzeyinin Problem Çözme
Becerisi Üzerindeki Etkisi” Electronic
Journal of Vocational Colleges, Ankara, 2013, s.89
Töremen F. Çankaya İ.
“Yönetimde Etkili Bir Yaklaşım: Duygu Yönetimi” Kuramsal
Eğitimbilim,
s.42.
Ünlü S. Eroğlu
E. Gökdağ
R. Ergüven S. “İş ve Yaşamda Motivasyon” Anadolu Üniversitesi Web-Ofset
Tesisleri, 2013 s.27
[1] Doğan S., Şahin F.,
“Duygusal Zekâ: Tarihsel Gelişimi ve Örgütler İçin Önemine Kavramsal Bir Bakış”
Ç.Ü.
Sosyal Bilimler Enstitüsü Dergisi, 2007,
s.23
[2] Acar F., “Duygusal
Zekâ ve Liderlik”, Sosyal Bilimler Enstitüsü Dergisi 2002, s. 54
[3]
GÜRBÜZ S., YÜKSEL M., “Çalışma
Ortamında Duygusal Zeka : İş Performansı, İş Tatmini, Örgütsel Vatandaşlık
Davranışı ve Bazı Demografik Özelliklerle İlişkisi”, Doğuş Üniversitesi Dergisi, 2008, s.177
[4] Sevindik F., Uncu F., Güneş D. Sivas
Üniversitesi Sağlık Bilimleri Tıp Dergisi, “Sağlık Yüksekokulu Öğrencilerinin
Duygusal Zeka Düzeylerinin Bazı Değişkenler Açısından İncelenmesi” 2012, s.27
[5] Doğan S., Demiral
Ö., “Kurumların Başarısında Duygusal Zekanın Rolü ve Önemi”
Yönetim
ve Ekonomi Dergisi, Manisa, 2007, s.5
[6] Somuncuoğlu D.,
“Duygusal Zeka Yeterliliklerinin Kuramsal Çerçevesi Ve Eğitimdeki Rolü”, Kazım
Karabekir Eğitim Fakültesi Dergisi, Erzurum, 2005, s.272
[7] Goleman D. “İşbaşında Duygusal Zekâ”, İstanbul, Varlık Yayınları, s.334
[8] Aslan Ş. “Öğrenen Organizasyonlarda Duygusal Zekâ
Kavramı”, Konya, Selçuk İletişim Dergisi,
2004, s.114
[9] Delice M., Günbeyi. M. “Duygusal Zekâ ve Liderlik
İlişkisinin İncelenmesi”, Atatürk Üniversitesi İktisadi ve İdari Bilimler
Dergisi, Ankara, 2013, s.212
[10] Özgen Ö.
“Başarı ve İlişkide Duygusal Zekanın Rolü Danışman” Ankara, 2006, s.
[11] Ünlü S. Eroğlu E. Gökdağ R. Ergüven S. “İş ve Yaşamda
Motivasyon” Anadolu Üniversitesi
Web-Ofset Tesisleri, 2013 s.27
[12]
Tekin S. Açıkgöz A. “Duygusal Zeka Düzeyinin
Problem Çözme Becerisi Üzerindeki Etkisi” Electronic Journal of Vocational Colleges, Ankara,
2013, s.89
[13] İsmen E. "Duygusal
Zekâ ve Problem Çözme" M. Ü.
Atatürk Eğitim
Fakültesi Dergisi, İstanbul, s.124.
[14] Özen Y.
“Saldırganlık, Psikolojik Şiddet ve Duygusal Zekâ Arasındaki İlişki”,
Akademik Bakış Dergisi, Kırgızistan, 2013, s.8
[15] Delice M.., Gündeyi
M., “Duygusal Zekâ ve
Liderlik İlişkisinin İncelenmesi” Atatürk Üniversitesi İktisadi ve İdari Bilimler Dergisi, Erzurum,
2013, s.210
[16] Töremen F., Çankaya İ. “Yönetimde Etkili Bir Yaklaşım:
Duygu Yönetimi” Kuramsal Eğitimbilim, s.42.
[17] Aslan R. Efe D. “Duygusal Zekâ ve Örgütsel Bağlılık
Arasındaki İlişki: Sağlık Çalışanları
Üzerinde Bir Araştırma”, Aydın E. Uluslararası Alanya İşletme
Fakültesi Dergisi, Antalya, 2013, s.178
[18]
Acar f. “Duygusal Zekâ ve Liderlik”, Erciyes Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü
Dergisi,
Kayseri, 2002, s.61
[19] Murat G., Açıkgöz B. “Değişim Çağının Vazgeçilmez
Aktörleri: Dönüşümcü Liderler” Kamu-İş, 2008, Ankara, s.167
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder