5 Nisan 2014 Cumartesi

İdari yapımızda Bakan Yardımcılığı


“İdari yapımızda Bakan Yardımcılığı”


Nevzat ÖYLEK

Bölümü: Yerel Yönetimler / Yüksek Lisans



 “BAKAN YARDIMCILIĞI”

            Bakanlıkların Kuruluş ve Görev Esasları Hakkında 174 Sayılı Kanun Hükmünde Kararname İle 13/12/1983 Gün ve 174 Sayılı Bakanlıkların Kuruluş ve Görev Esasları Hakkında Kanun Hükmünde Kararnamenin Bazı Maddelerinin Kaldırılması ve Bazı Maddelerinin Değiştirilmesi Hakkında 202 Sayılı Kanun Hükmünde Kararnamenin Değiştirilerek Kabulü Hakkında Kanun’da 03/06/ 2011 tarih ve  643 sayılı Kanun Hükmünde Kararname ile bazı değişiklikler yapıldı.
Yapılan değişikliklerin en önemlilerinden bir tanesi olarak değerlendirilen “Bakan Yardımcılığı” kadrosu, kararnamenin 21. maddesi ile düzenlendi. Söz konusu maddede: “Bakana (Millî Savunma Bakanı dâhil) bağlı olarak Bakana ve Bakanlığa verilen görevlerin yerine getirilmesinde Bakana yardımcı olmak üzere Bakan Yardımcısı atanabilir. Bakan Yardımcıları bu görevlerin yerine getirilmesinden Bakana karşı sorumludur. Bakan Yardımcıları Hükümetin görev süresiyle sınırlı olarak görev yapar; Hükümetin görevi sona erdiğinde, Bakan Yardımcılarının görevi de sona erer. Bakan Yardımcıları gerektiğinde Hükümetin görev süresi dolmadan da görevden alınabilir. Bakan Yardımcılarına en yüksek Devlet memuruna mali haklar kapsamında yapılan ödemelerin yüzde yüzellisi oranında aynı usul ve esaslar çerçevesinde aylık ücret ödenir.” hükmüne yer verilmiştir.
Daha önce bakanın işlerinde yardımcı olan bakan danışmanları daire başkanları ile eşdeğer göreve sahipken bunların hiyararşik üstleri konumundaki genel müdür yardımcıları, genel müdürler, müsteşar yardımcıları ve müsteşarların varlığı, bakan adına iş yapma salahiyetine sahip danışmanları işlevsiz kılmaktaydı. Benzer sorunların çözümüne katkı sağlayacağı düşüncesiyle ihdas edilen Bakan yardımcılığı kadrosunun bakanın yükünü azaltacağı düşünülmüştür.
Söz konusu kadro yeni bir düzenleme olduğu için hem hukuki statüsü hem de uygulamada karşılaşılacak olumlu olumsuz durumlara ilişkin merak edilen birçok hususu içermektedir.
Yapılan düzenlemede dikkat çeken hususlardan bir tanesi Kararnamede geçen “atanabilir” ifadesidir. Söz konusu düzenleme ile ihdas edilen “Bakan Yardımcılığı” kadrosuna atama yapılma zorunluluğu bulunmamakta ancak bu kadroya atama yapılmasına ruhsat veren bir düzenleme olarak dikkat çekmektedir.
657 sayılı Devlet Memurları Kanunun 4. maddesinde istihdam şekilleri sıralanmış, aynı kanunun 59. maddesinde ise istisnai memurluklar sıralanmıştır.
Söz konusu kanunda Bakan Yardımcılığına ilişkin herhangi bir hüküm olmadığı gibi bu kadro oluşturduktan sonra da herhangi bir düzenleme yapılmamıştır. Bakan Yardımcılığı ile ilgili kafa karışıklığına sebep olacak hususların başında istihdam şekli, statüsü, görev tanımı ve kamu yönetimi geleneğinde rastlanan bu uygulamanın pratikte getireceği sorunlar gelmektedir. Ancak atamaların üçlü kararname ile yapılıyor olması, bu kadronun istisnai memurluk olarak değerlendirilebileceği düşüncesini akıllara getirmektedir.
Bakan yardımcılığı Kadrosuna ilişkin 643 sayılı Kanun Hükmünde Kararnameden başka hiçbir düzenleme olmayışı,  kararname ile getirilen düzenlemenin de yetersizliği, konuyla ilgili kapsamlı bir çalışma yapılmasını zorunlu kıldığı şeklinde değerlendirilmektedir.
Söz konusu düzenlemenin yapılma gerekçesi olarak, bakanların kamu görevini ve bürokratik işlemlerinin ifa eden kadrolarının varlığı ve yeterliliğinin yanında, siyasi görevlerinde yardımcı olacak insan kaynağı yetersizliği dile getirilmektedir.
Devlet memuru olarak bakanlığın teknik çalışmalarının aksamadan yürümesini sağlayan müsteşar, müsteşar yardımcıları, daire başkanları ve şube müdürleri mevcutken; siyasi ilişkileri yürütecek kadroların olmayışı, bakanların mesaisinin önemli bir kısmını almakta, bu durum da hem bakanlık çalışmalarını hem de Sivil Toplum Kuruluşları, seçim bölgesi ve diğer siyasi ilişkilerini aksatmaktaydı. Yapılan düzenleme ile bu sorunun giderilmesinin düşünülmüş olabileceği varsayılmaktadır.
Konuyla ilgili belirsizliklerin giderilmesi, kafalardaki soru işaretlerinin izole edilmesi için ivedilikle bir dizi düzenlemeye ihtiyaç olduğu düşünülmektedir.
Bilindiği üzere 2011 yılında yapılan düzenleme ile Başbakan dahil bakan sayısı 25 e düşürülürken devlet bakanlıkları ortadan kaldırıldı ve 6 yeni bakanlık kuruldu. Kaldırılan, birleştirilen, görev alanı ve ismi değiştirilen bakanlıkların faaliyet alanlarında çıkabilecek karışıklıkları önlemek amacıyla bu bakanlıkların teşkilat kanunlarının da değişmesi ve yeniden yapılması zorunluluğu doğmuştur. Çünkü birçok bakanlığın teşkilat kanunu, bakanlıklarla ilgili yeni düzenlemeye cevap vermekten uzaktır.
Yeni dönemde bakan yardımcılığı görevinin de ihdas edildiği düşünüldüğünde her bakanlığı ilgilendiren bu değişiklik, bakanlıkların teşkilat kanunlarındaki düzenlemeyi de zorunlu kılıyor. Çünkü düzenlemede bakanlıklarda bakan ile müsteşar arasında bir bakan yardımcılığı makamı oluşturulmuş ancak bunun statüsü ve görev tanımına ilişkin bakanlık teşkilat kanunlarında herhangi bir düzenleme bulunmamaktadır.
Bakanlıkların teşkilat kanununda değişiklik yapılmasına ilişkin ilk adım Milli Eğitim bakanlığından geldi. 14 Eylül 2011 tarih ve 28054 sayılı Resmî Gazete yayınlanan 652 sayılı Millî Eğitim Bakanlığının Teşkilat Ve Görevleri Hakkında Kanun Hükmünde Kararname ile teşkilat yapısı değişen bakanlığın yeni kanununda Bakan Yardımcılığı kadrosuna ilişkin herhangi bir hükmün yer almaması hayretle karşılanmıştır.
Kendisi de bir kamu yönetimci olan ve Kamu Yönetimi Reform Tasarısının teorisyenlerinden kabul edilen Milli Eğitim Bakanı Ömer DİNÇER’in, bakanlığının teşkilat kanununda yapılan değişiklikte ayrı ayrı görev tanımları yapılan bakan, müsteşar, müsteşar yardımcıları ve diğer hizmet birimleri kanunda yer alırken, bakan yardımcılığına ilişkin herhangi bir düzenleme yapılmamıştır. Bu durum, ihdas edilen bir kadronun teşkilat yasasında yer almaması yönüyle, hukuki dayanaktan yoksun bir uygulama olduğu gibi yetki kargaşasından doğabilecek muhtemel kaoslara neden olabileceği düşüncesiyle de öngörüsüzlük olarak değerlendirilmektedir.
Bakan yardımcığı kadrosunun oluşturulmasına gerekçe olarak kabul edilen “Bakanın siyasi işlerinde yardımcı” olacağı kabulü de bu kadrolara yapılan atamaların ardından kafalarda soru işaretleri oluşturmuştur. Meclis dışından, atama yoluyla görevlendirilmesi planlanan Bakan Yardımcılıkları Hükümetle gelecek ve hükümetle gidecekleri düşünüldüğünde bunların bürokrat ve teknokrat özelliklerinden ziyade siyasi görevleri bakımından bakanın yardımcısı olmasının öngörüldüğü düşünülmekteydi. Oysa bakan yardımcıları, işlerinin uzmanı, sektörü bilen, bakanlık faaliyetlerinin daha verimli ve süratli yürütülmesini sağlayacak kişilerden seçileceği belirtilmiş yapılan atamalarda da teknokratik özellikleri ile ön planda olan şahıslar bu görevlere getirilmişlerdir.
Bu durumun doğuracağı düşünülen sorunların başında da zaten bakanlık bürokrasisinde işleyişe vakıf ve gerekli teknik donanıma sahip kamu çalışanı niteliğindeki müsteşarlar bulunurken benzer niteliklere sahip ve görev tanımı ile ilgili belirsizlik nedeniyle de kaosa neden olabilecek bakan yardımcılarının atanması gelmektedir. Uzmanlar bu durumun müsteşar ve bakan yardımcılığı arasında bir çift başlılığa neden olabileceğini ve bu uyumsuzluğun da yönetimde fayda değil zarar getireceğini düşünmektedirler.
Kamu yönetimimizde yeni bir kadro olan bakan yardımcılığının yönetime patrikteki etkisini görmek için zamana ihtiyaç olduğu, ancak konuyla ilgili mevzuatta düzenleme yapılmasının ise zaman kaybedilmeden yapılması gerektiği düşünülmektedir.


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder