“İdari yapımızda Bakan Yardımcılığı”
Nevzat ÖYLEK
Bölümü: Yerel Yönetimler / Yüksek Lisans
“BAKAN YARDIMCILIĞI”
Bakanlıkların
Kuruluş ve Görev Esasları Hakkında 174 Sayılı Kanun Hükmünde Kararname İle
13/12/1983 Gün ve 174 Sayılı Bakanlıkların Kuruluş ve Görev Esasları Hakkında
Kanun Hükmünde Kararnamenin Bazı Maddelerinin Kaldırılması ve Bazı Maddelerinin
Değiştirilmesi Hakkında 202 Sayılı Kanun Hükmünde Kararnamenin Değiştirilerek
Kabulü Hakkında Kanun’da 03/06/ 2011 tarih ve
643 sayılı Kanun Hükmünde Kararname ile bazı değişiklikler yapıldı.
Yapılan değişikliklerin en
önemlilerinden bir tanesi olarak değerlendirilen “Bakan Yardımcılığı” kadrosu,
kararnamenin 21. maddesi ile düzenlendi. Söz konusu maddede: “Bakana (Millî Savunma Bakanı dâhil) bağlı olarak Bakana ve
Bakanlığa verilen görevlerin yerine getirilmesinde Bakana yardımcı olmak üzere
Bakan Yardımcısı atanabilir. Bakan Yardımcıları bu görevlerin yerine getirilmesinden
Bakana karşı sorumludur. Bakan Yardımcıları Hükümetin görev süresiyle sınırlı
olarak görev yapar; Hükümetin görevi sona erdiğinde, Bakan Yardımcılarının
görevi de sona erer. Bakan Yardımcıları gerektiğinde Hükümetin görev süresi
dolmadan da görevden alınabilir. Bakan Yardımcılarına en yüksek Devlet memuruna
mali haklar kapsamında yapılan ödemelerin yüzde yüzellisi oranında aynı usul ve
esaslar çerçevesinde aylık ücret ödenir.” hükmüne yer verilmiştir.
Daha önce bakanın işlerinde
yardımcı olan bakan danışmanları daire başkanları ile eşdeğer göreve sahipken
bunların hiyararşik üstleri konumundaki genel müdür yardımcıları, genel
müdürler, müsteşar yardımcıları ve müsteşarların varlığı, bakan adına iş yapma
salahiyetine sahip danışmanları işlevsiz kılmaktaydı. Benzer sorunların
çözümüne katkı sağlayacağı düşüncesiyle ihdas edilen Bakan yardımcılığı
kadrosunun bakanın yükünü azaltacağı düşünülmüştür.
Söz konusu
kadro yeni bir düzenleme olduğu için hem hukuki statüsü hem de uygulamada
karşılaşılacak olumlu olumsuz durumlara ilişkin merak edilen birçok hususu
içermektedir.
Yapılan
düzenlemede dikkat çeken hususlardan bir tanesi Kararnamede geçen “atanabilir” ifadesidir.
Söz konusu düzenleme ile ihdas edilen “Bakan Yardımcılığı” kadrosuna atama yapılma
zorunluluğu bulunmamakta ancak bu kadroya atama yapılmasına ruhsat veren bir
düzenleme olarak dikkat çekmektedir.
657 sayılı Devlet Memurları
Kanunun 4. maddesinde istihdam şekilleri sıralanmış, aynı kanunun 59.
maddesinde ise istisnai memurluklar sıralanmıştır.
Söz konusu kanunda Bakan
Yardımcılığına ilişkin herhangi bir hüküm olmadığı gibi bu kadro oluşturduktan
sonra da herhangi bir düzenleme yapılmamıştır. Bakan Yardımcılığı ile ilgili
kafa karışıklığına sebep olacak hususların başında istihdam şekli, statüsü,
görev tanımı ve kamu yönetimi geleneğinde rastlanan bu uygulamanın pratikte
getireceği sorunlar gelmektedir. Ancak atamaların üçlü kararname ile yapılıyor
olması, bu kadronun istisnai memurluk olarak değerlendirilebileceği düşüncesini
akıllara getirmektedir.
Bakan yardımcılığı Kadrosuna
ilişkin 643 sayılı Kanun Hükmünde Kararnameden başka hiçbir düzenleme
olmayışı, kararname ile getirilen
düzenlemenin de yetersizliği, konuyla ilgili kapsamlı bir çalışma yapılmasını
zorunlu kıldığı şeklinde değerlendirilmektedir.
Söz konusu düzenlemenin yapılma
gerekçesi olarak, bakanların kamu görevini ve bürokratik işlemlerinin ifa eden
kadrolarının varlığı ve yeterliliğinin yanında, siyasi görevlerinde yardımcı
olacak insan kaynağı yetersizliği dile getirilmektedir.
Devlet memuru olarak bakanlığın
teknik çalışmalarının aksamadan yürümesini sağlayan müsteşar, müsteşar
yardımcıları, daire başkanları ve şube müdürleri mevcutken; siyasi ilişkileri
yürütecek kadroların olmayışı, bakanların mesaisinin önemli bir kısmını almakta,
bu durum da hem bakanlık çalışmalarını hem de Sivil Toplum Kuruluşları, seçim
bölgesi ve diğer siyasi ilişkilerini aksatmaktaydı. Yapılan düzenleme ile bu
sorunun giderilmesinin düşünülmüş olabileceği varsayılmaktadır.
Konuyla ilgili belirsizliklerin
giderilmesi, kafalardaki soru işaretlerinin izole edilmesi için ivedilikle bir
dizi düzenlemeye ihtiyaç olduğu düşünülmektedir.
Bilindiği üzere 2011 yılında yapılan düzenleme ile
Başbakan dahil bakan sayısı 25 e düşürülürken devlet bakanlıkları ortadan
kaldırıldı ve 6 yeni bakanlık kuruldu. Kaldırılan, birleştirilen, görev alanı
ve ismi değiştirilen bakanlıkların faaliyet alanlarında çıkabilecek
karışıklıkları önlemek amacıyla bu bakanlıkların teşkilat kanunlarının da
değişmesi ve yeniden yapılması zorunluluğu doğmuştur. Çünkü birçok bakanlığın
teşkilat kanunu, bakanlıklarla ilgili yeni düzenlemeye cevap vermekten uzaktır.
Yeni dönemde bakan yardımcılığı görevinin de ihdas
edildiği düşünüldüğünde her bakanlığı ilgilendiren bu değişiklik, bakanlıkların
teşkilat kanunlarındaki düzenlemeyi de zorunlu kılıyor. Çünkü düzenlemede
bakanlıklarda bakan ile müsteşar arasında bir bakan yardımcılığı makamı oluşturulmuş
ancak bunun statüsü ve görev tanımına ilişkin bakanlık teşkilat kanunlarında
herhangi bir düzenleme bulunmamaktadır.
Bakanlıkların teşkilat kanununda değişiklik
yapılmasına ilişkin ilk adım Milli Eğitim bakanlığından geldi. 14
Eylül 2011 tarih ve 28054 sayılı Resmî
Gazete yayınlanan 652 sayılı Millî Eğitim Bakanlığının Teşkilat Ve
Görevleri Hakkında Kanun Hükmünde Kararname ile teşkilat yapısı değişen
bakanlığın yeni kanununda Bakan Yardımcılığı kadrosuna ilişkin herhangi bir
hükmün yer almaması hayretle karşılanmıştır.
Kendisi de bir kamu yönetimci
olan ve Kamu Yönetimi Reform Tasarısının teorisyenlerinden kabul edilen Milli
Eğitim Bakanı Ömer DİNÇER’in, bakanlığının teşkilat kanununda yapılan
değişiklikte ayrı ayrı görev tanımları yapılan bakan, müsteşar, müsteşar
yardımcıları ve diğer hizmet birimleri kanunda yer alırken, bakan
yardımcılığına ilişkin herhangi bir düzenleme yapılmamıştır. Bu durum, ihdas
edilen bir kadronun teşkilat yasasında yer almaması yönüyle, hukuki dayanaktan
yoksun bir uygulama olduğu gibi yetki kargaşasından doğabilecek muhtemel
kaoslara neden olabileceği düşüncesiyle de öngörüsüzlük olarak
değerlendirilmektedir.
Bakan
yardımcığı kadrosunun oluşturulmasına gerekçe olarak kabul edilen “Bakanın
siyasi işlerinde yardımcı” olacağı kabulü de bu kadrolara yapılan atamaların
ardından kafalarda soru işaretleri oluşturmuştur. Meclis
dışından, atama yoluyla görevlendirilmesi planlanan Bakan Yardımcılıkları Hükümetle
gelecek ve hükümetle gidecekleri düşünüldüğünde bunların bürokrat ve teknokrat
özelliklerinden ziyade siyasi görevleri bakımından bakanın yardımcısı olmasının
öngörüldüğü düşünülmekteydi. Oysa bakan yardımcıları, işlerinin uzmanı, sektörü
bilen, bakanlık faaliyetlerinin daha verimli ve süratli yürütülmesini
sağlayacak kişilerden seçileceği belirtilmiş yapılan atamalarda da teknokratik
özellikleri ile ön planda olan şahıslar bu görevlere getirilmişlerdir.
Bu durumun doğuracağı düşünülen sorunların başında da
zaten bakanlık bürokrasisinde işleyişe vakıf ve gerekli teknik donanıma sahip
kamu çalışanı niteliğindeki müsteşarlar bulunurken benzer niteliklere sahip ve
görev tanımı ile ilgili belirsizlik nedeniyle de kaosa neden olabilecek bakan
yardımcılarının atanması gelmektedir. Uzmanlar bu durumun müsteşar ve bakan
yardımcılığı arasında bir çift başlılığa neden olabileceğini ve bu uyumsuzluğun
da yönetimde fayda değil zarar getireceğini düşünmektedirler.
Kamu yönetimimizde yeni bir kadro olan bakan
yardımcılığının yönetime patrikteki etkisini görmek için zamana ihtiyaç olduğu,
ancak konuyla ilgili mevzuatta düzenleme yapılmasının ise zaman kaybedilmeden yapılması
gerektiği düşünülmektedir.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder